Kültür ve edebiyat üzerine sıkı bir eğitim görmekle birlikte İnglizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Grekçe dillerini öğrendi. Gençlik yıllarında Alman romantizminin etkisiyle şiirler kaleme aldı ve Fransızca’dan şiirler çevirdi. Bunlarla birlikte uzun öykü, roman, seyahat, drama, tiyatro, anı türlerinde de eserler verdi. Ancak Stefan Zweig’ı büyük kılan şey, onun biyografi türünde verdiği eserlerdir ve bu yazımda da onun biyografi eserlerindeki perspektifi ve üslubu üzerinde durmakla yetineceğim.
Kültür ve edebiyat üzerine sıkı bir eğitim görmekle birlikte İnglizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Grekçe dillerini öğrendi. Gençlik yıllarında Alman romantizminin etkisiyle şiirler kaleme aldı ve Fransızca’dan şiirler çevirdi. Bunlarla birlikte uzun öykü, roman, seyahat, drama, tiyatro, anı türlerinde de eserler verdi. Ancak Stefan Zweig’ı büyük kılan şey, onun biyografi türünde verdiği eserlerdir ve bu yazımda da onun biyografi eserlerindeki perspektifi ve üslubu üzerinde durmakla yetineceğim.

Stefan Zweig Kitaplarını Neden Bu Kadar Çok Seviyoruz?

Merhaba sevgili okuyucular, bugün sizlere son zamanlarda ülkemizde de popülerliği artmakta olan ve git gide toplumumuzun her kesimi tarafından sevilmeye devam eden birinden, Avusturyalı yazar Stefan Zweig (Ştafın Zıvayg)’tan bahsetmek istiyorum. Kendisi 28 Kasım 1881 Viyana – Avusturya doğumlu olmakla beraber, anne ve baba tarafından Yahudi bir aileye mensuptur. Kültür ve edebiyat üzerine sıkı bir eğitim görmekle birlikte İnglizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Grekçe dillerini öğrendi. Gençlik yıllarında Alman romantizminin etkisiyle şiirler kaleme aldı ve Fransızca’dan şiirler çevirdi. Bunlarla birlikte uzun öykü, roman, seyahat, drama, tiyatro, anı türlerinde de eserler verdi. Ancak Stefan Zweig’ı büyük kılan şey, onun biyografi türünde verdiği eserlerdir ve bu yazımda da onun biyografi eserlerindeki perspektifi ve üslubu üzerinde durmakla yetineceğim.

1920 yılında Salzburg’taki villasına taşınır taşınmaz üzerine çalışmaya başladığı ilk biyografi eserinde Fransa’dan, İngiltere’den ve Rusya’dan seçtiği üç büyük yazarın yaşamını inceledi ve bu eseri ‘’Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens ve Dostoyevski Üzerine’’ adı altında yayımlandı. Zaten Zweig’ın en verimli yılları olarak kabul edilen Salzburg yılları sanki edebi çevrelerce mercek altına alınmıştı, neredeyse bu eve konuk olmayan hiçbir büyük çağdaşı yoktu. Bu villada onu ziyaret edenlerin arasında Romain Rolland, James Joyce, Thomas Mann gibi devler yer alıyordu ve biyografi alanına kattığı bu devrimsel perspektif büyük ilgi uyandırıyordu. Çünkü biyografi denilince hemen hepimizin aklına ruhsuz, renksiz, ışıksız; ‘’O burada doğdu, burada okudu ve burada öldü…’’ gibi bayağı ve bizi anlatılan kişinin şahsiyetinden habersiz bırakan yazılar gelir.

Freud ve Freud okulundan etkilenmekte olan Zweig, kelimenin tam anlamıyla ruhbilimci yaklaşımı biyografi yazım türüne entegre ederek bizi anlattığı kimselerle tanışmaya davet eder. Çünkü Zweig’ın biyografi eserlerindeki bu tarihe damgasını vurmuş kişiler salonumuzda çaresizce gezmeye, parktaki bankta neşeyle yanımızda oturmaya, masamızın hemen yanında hıçkırıklar içinde ağlamaya başlar. Zweig’ın kalemiyle birlikte bu kimseler, eserler üretip ölmüş kimselerden yaşayan canlılara dönüşürler. Onların zihinlerindeki buhranlara, hırslara, arzulara, acılara, ümitlere ve düşkırıklıklarına yani insanı insan kılan şeylere şahit olmaya başlarız. Yazar bunu, incelediği kişilerin kaleme aldığı metinlerindeki küçücük pasajlardan, birkaç mısradan çıkarsayarak sanki çağlar öncesine bağlanıyormuşcasına bir coşkuyla başarır.      

1925 yılında tamamladığı ‘’Kendileriyle Savaşanlar: Hölderlin, Kleist ve Nietzsche’’ eseriyle bu alandaki yeteneğini tam anlamıyla ispatlamıştır. Biz okuyucuları, deliliğin arifesindeki Hölderlin’le, kabul görememinin sancısıyla intiharın eşiğine sürüklenen Kleist’la, onlarca hastalık ve terkedilmişliğin bunalımında olan Nietzche’yle tanıştırmakla kalmayıp, onların gözüyle dünyayı seyretmeye, gerçek anlamıyla onları anlamaya bitmek tükenmek bilmeyen bir heyecanla davet etmektedir.

Zweig’ın diğer biyografi eserlerine ilgi duyarsanız, o eserlerde bizimle tanıştırılmak adına ince ele alınan ve ince ince işlenen hayatların isimleri şöyle: ‘’Romain Roland, Marie Antoinette, Magellan, Stendhal, Erasmus ve Fouche.’’ Eğer sizler de bu büyük isimlerle dostluklar kurmak ve yıllar öncesine uzanan zamanlara ellerinizle dokunmak isterseniz lütfen Stefan Zweig’ın Avrupa’nın göbeğinden kalkan “bu zaman makinesi trenine” binmeyi unutmayın.

Bu makalenin tüm hakları www.pophaber.com’a aittir.

Pop Haber

Neden bu ipuçlarına ihtiyacımız var? Çünkü çoğu insan liderlik pozisyonuna geçmeyi başardı, ancak ne yazık ki bu deneyim acıklı bir şekilde sona erdi. Bunun nedeni, lider olmanın ne demek olduğunu anlamamalarıdır. Sadece sahip oldukları güce odaklanmak ve bu gücün getireceği sorumluluğu görmezden gelmek, onları bu kaçınılmaz sona sürüklüyor. Peki başarılı bir lider olmak için ne gerekiyor?

Daha İyi Bir Lider Olmak İçin Sahip Olmanız Gereken Nitelikler

Neden bu ipuçlarına ihtiyacımız var? Çünkü çoğu insan liderlik pozisyonuna geçmeyi başardı, ancak ne yazık ki bu deneyim acıklı bir şekilde sona erdi. Bunun nedeni, lider olmanın ne demek olduğunu anlamamalarıdır. Sadece sahip oldukları güce odaklanmak ve bu gücün getireceği sorumluluğu görmezden gelmek, onları bu kaçınılmaz sona sürüklüyor. Peki başarılı bir lider olmak için ne gerekiyor?