Minimalizm kısaca modern sanat ve müzikte 1960’larda başlayan ve günümüze kadar gelen bir akım olarak tanımlanabilir. Sadeliğin ve objektifliğin ön planda tutulduğu bu akım hakkında bilgi sahibi olmak isterseniz minimalizm nedir, nasıl olunur, minimalist yaşam felsefesi nedir gibi soruların cevaplarını bulabilirsiniz.
Minimalizm, ABC sanatı ve minimal sanat olarak da ifade edilir. Müzik ve görsel sanatlarda kullanılan minimalizm bir sanat akımı olarak ifade edilse de günümüzde kavram farklı boyutlar kazanmıştır. Daha doğrusu; Diyelim ki hayatın başka alanlarında da kullanılmaya başlandı. Örneğin; Kavram, her geçen gün daha fazla insanın ilgisini çeken bir yaşam felsefesi olarak ortaya çıkıyor.
Evet, tüketim çılgınlığını ve hep daha fazlasına sahip olma arzusunu engelleyecek bir yaşam tarzı! İnsanları deli gibi alışveriş yapmaktan alıkoyacak ve onlara gerçek mutluluğun sadeliğin getirdiği özgürlük olduğunu anlamalarını sağlayacak bir felsefe! Yani minimalist yaşam felsefesi! Diğer bir deyişle; Bizi çağın gereksiz kalabalığından kurtaracak bir yaşam felsefesi! Konunun bizi daha çok ilgilendiren yönü olan sanat akımının, minimalizmin ve yaşam felsefesinin anlamının ne olduğunu aşağıda daha detaylı inceleyelim.
Minimalizm nedir?
Yukarıda söylediğim gibi minimalizm, 1960’larda bir sanat hareketi olarak ortaya çıktı. Ve bu eğilimin çıkış noktası, soyut dışavurumculuğun şekil ve duygu için aşırı önemine tepki vermek oldu. Çünkü minimalizmde amaç nesnenin özelliğine bir nesne olarak dikkat çekmektir. Bu nedenle görsel sanat alanındaki minimalist sanatçılar daha çok heykele odaklandılar. Aynı şekilde müzikte minimalizm de biçimciliğe karşı bir tepki olarak ortaya çıktı.
Melodilerde sadeliğin ve sık tekrarların öne çıktığı trendin ünlü bestecileri arasında Yann Tiersen, John Adams, Philip Glass gibi isimler var. Minimalist sanat akımının önde gelen isimlerine baktığımızda Carl Andre, Frank Stella, Sol LeWitt, Dan Flavin, Robert Morris ve Donald Judd gibi sanatçıları gördüğümüzü görüyoruz. Sadeliğin ve sadeliğin öncelikli olduğu minimalist sanat hareketi için içeriği küçültülmüş bir sanat ifadesi de kullanılıyor. Ve Alman filozof Hegel, minimalist sanat hareketini şu sözlerle çok açık bir şekilde ifade etti: “Bu basit ama basit değil, basit ama sıradan olmayan bir güzellik anlayışı.
İlk etapta bir sanat akımı olarak ortaya çıkan minimalizm, günümüzün popüler yaşam felsefelerinden biri haline geldi. Nitekim bu fenomen, tıpkı sanatta olduğu gibi karmaşıklığa, gereksiz aşırılığa ve biçimciliğe bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Çünkü son 10-15 yılda yaşanan gelişmeler, bizi başa çıkabileceğimizden daha fazla yük taşımaya ve sahip olabileceğimizden daha fazlasını elde etmeye çalışmamız için cesaretlendirdi. Bu, hayatımızın sıkışık olduğu anlamına geliyor. İşte tam da bu noktada; minimalist yaşam bize nefes alabileceğimiz bir yer vaat ediyor. Nasıl minimalist olunur, minimalist bir arada yaşamak ne demektir gibi soruların cevaplarını aşağıdaki başlıklar altında inceleyelim.
- Minimalist Nasıl Olunur?
Evet, zamanın bizi nasıl bir noktaya getirdiğini hepimiz biliyoruz. Çünkü tüketmeye hevesli bir toplum olduğumuz apaçık bir gerçektir! Evlerimizi yaramaz eşyalarla dolduruyor, gardıroplarımızı zar zor kapanabilecek durumlara getiriyoruz, uymayan eşyalar için ekstra dolaplar alıyor ve tüm bunlar yetmezmiş gibi aynı yaklaşımla hayatımızı yaşanmaz hale getiriyoruz. Çevremizdeki gereksiz insanlardan, kafamızı karıştıran ilgisiz düşüncelerden, kısacası çokluğun kıtlığından mutsuz veya mutsuzuz. Sonra “neden” diyoruz. Bu kadar çokken neden aynı hissediyoruz?
Çünkü sadeliğin ne kadar güzel ve ne kadar huzurlu olduğunu bilmiyoruz. İnsanların basitleştikçe özgürleşebileceklerini göremiyoruz. Bizi uçmaktan alıkoyanın üstlendiğimiz yük olduğunu bilmiyormuş gibi yaparız ve inatla her zaman daha fazlasını taşımaya çalışırız. Televizyonda gördüğümüz reklamlar, kesintisiz mailler, etrafta gördüklerimiz yani zamanın geldiği nokta yüzünden birçok insan kayboluyor.
“Az daha çoktur” felsefesini benimsemek için yapmanız gerekenler:
- Sırtınızı Yükleyen Ekstra Öğeleri Düşünerek Başlayın!
Fazlalık eşyalarınızı özgür olmanızı engelleyecek zincirler olarak görmeyi başarırsanız, bu felsefeyi çok daha kolay benimseyeceğinizi söyleyerek başlayayım. Çünkü yeni bir alışkanlık edinmek çok zor olduğunda, yaşam tarzınızı değiştirmenin kolay olmayacağını bilmelisiniz. Ya da bir sabah uyandığınızda kendinizi minimalist bir insan olarak görmeyeceğinizi! Öyleyse, yapabileceğinize inanarak bu listeyi okuyun, ancak yeni yaşam tarzınıza alışmanın kolay olmayacağını bilin. Kabul edersek devam ederim;
Evet, minimalist bir yaşam tarzını benimsemek için fazlalığınızı düşünerek başlayın. Ve tabii ki burada artıyı kastediyorum; evinizde gereksiz eşyalar! Biliyorsunuz, “Bir gün takıyorum, bir gün kullanıyorum, kesinlikle bir yerlerde kullanacağım.” Neden kullanmadığınız ya da hiç kullanmadığınız şeylerin size yük olmasına izin veriyorsunuz? Saklamak, temizlemek, organize etmek için zaman ve para harcamak için neye ihtiyacınız var? Bunu anlamalı ve hemen tüm eşyalarınızı gözden geçirerek iyice temizliğe başlamalısınız.
- Gerçek İhtiyaçlarınızın Farkında Olun!
Çünkü bu sayede fazlalıklarınızdan kurtulduğunuzda kenara koyduğunuz eşyaların ne kadar gereksiz olduğunu anlayacaksınız. Ayrıca artık alışverişlerinizde ihtiyaç duymayacağınız ürünlerden de uzak durmayı başaracaksınız. Peki gerçek ihtiyaçlarınızın farkına nasıl varırsınız? Size birkaç örnek vereyim.
Örneğin; İşyeriniz ile eviniz arasındaki mesafe çok fazla ve toplu taşıma kullanıyorsunuz. O zaman dolabınızda düzinelerce topuğa sahip olmanıza gerek kalmaz. Ya da onları tutmak anlamsız, çünkü çok küçük bir olasılıkla stiliniz olmayan ama “bulunabilmek” için satın aldığınız kıyafetleri kullanacaksınız. Yılda bir kez denize ya da havuza giderseniz büyük bir mayo çantasına ihtiyacınız olmayacaktır. Kısacası; Hem giyiminizi hem de yaşam tarzınızı düşünerek minimalist olma yolunda bir adım daha atmalısınız.
- Pareto İlkesi!
Pareto prensibini veya 80-20 kuralını hiç duydunuz mu? Aslında bu ilke iş dünyasıyla bağlantılı olarak ileri sürülmüşse de bizi ilgilendiren husus bu değil. Bu yüzden minimalist yaşam tarzı için Pareto prensibini kullanacağız.
Örneğin; Günlük hayatımızın% 80’inde dolabımızdaki eşyaların% 20’sini kullanıyoruz. Aynı şekilde çoğumuz evimizdeki eşyaların (mutfak eşyaları, banyo, mobilya …) sürekli olarak% 20’sini kullanırız. Bunu fark edip hayatın her alanına uygulanabilen 80-20 kuralını minimalizmi göz önünde bulundurarak uygularsak sadeleştirmede büyük başarılar elde edebileceğimiz anlamına gelir.
- İkame İlkesini Kabul Edin!
Daha az felsefeyi benimsemek için yapmanız gereken bir diğer şey de değiştirme ilkesine göre hareket etmektir! Yani yeni bir şey satın aldığınızda, bir başkasından kurtulmanız gerekir. Çünkü bu minimalizm felsefesinin kurallarından biridir! Gelen bir şey, gitmesi gereken bir şey anlamına gelir.
Bu sayede gereksiz eşya yığınından kurtulmuş olursunuz ve gereksiz bir kalabalık içinde yaşamak zorunda kalmazsınız. Bu yüzden; Yeni bir şey satın almadan önce hangi eşyadan kurtulabileceğinizi düşünmelisiniz. Çünkü vazgeçemeyeceğiniz bir şey varsa o ürünü almanın gereksiz olduğunu anlayacaksınız.
- Daha Az Ama Yüksek Kaliteye Sahip Olun!
Kaçınız alışveriş yapmıyorsunuz? Diyelim ki cebinizde 100 lira var. Ve ihtiyacın olan tek şey pantolon. Erkek gibi 100 liraya pantolon almak yerine, bir yıkamada solacak ve ağzınız bir tarafa kayacak birkaç pantolon almıyor musunuz?
Bir ayakkabı için 200 lira ödeyip 2 ay sonra kullanılamaz hale gelecek kalitesiz ayakkabı alamayacağınızı mı söylüyorsunuz? Ne yazık ki, çoğunuz bu büyük hatayı yapıyorsunuz. Ancak kaliteli eşyalarınızı alırsanız gereksiz eşyalar kalabalığından kurtulacak ve paranızı boşa harcamayacaksınız. Kısacası, Henry Ford’un söylediği gibi, “Ucuz mallar alacak kadar zengin değilim.” Sözünüzü zihninizin köşesine yazmalısınız.
- Sadece Evinizde Değil, Aklınızda da Fazlalıklardan Kurtulun!
Minimal yaşam tarzının sadece evinizdeki fazladan şeylerden kurtulmak olduğunu düşünmeyin. Çünkü gerçekten minimalist tarzda dekore edilmiş bir eviniz olsa bile, zihninizdeki fazlalıklardan kurtulmadığınız sürece işinize yaramayacaktır. Bunu fark ederek, zihninizdeki ve ruhunuzdaki kaostan da kurtulmanız gerektiğini anlamalısınız.
Yani düşüncelerinizi gözden geçirmeli ve sizi yormaktan başka bir şey yapmayanlardan uzaklaşmalısınız. Misal; İşinizle ilgili sorunlar sürekli aklınızı meşgul ediyorsa, bu soruna bir çözüm bulmalısınız. Özel hayatınızdaki sorun, kafanızda sürekli yankılanan olumsuz bir iç ses niteliği kazanmış olsa bile! Zihninizi gereksiz düşüncelerden birer birer ayırmalısınız.
- Minimalist Bir İnsan Olmak İçin Teknolojik Araçlardan Kaçının
Zaten zamanınızın ve enerjinizin çoğunu çalan onlar değil mi? Bütün gününüzü teknolojik araçlarla geçirmiyor musunuz? Bu yüzden; Teknolojik cihazlarla aranıza bir sınır koymalısınız. Onlardan tamamen uzaklaşamasanız bile, fırsat bulduğunuzda kendinizi nasıl uzaklaştıracağınızı bilmelisiniz.
Örneğin; Akşam eve giderken televizyonu açmayın. Daha da iyisi, evinizde televizyon bulundurmayın, ama o aptal kutunun önünde geçireceğiniz zamanı sınırlayın diyorum, çünkü çoğunuzun bu öneriye kulak asmayacağını biliyorum. Aynı şekilde, telefonunuzu sanki ayrılmaz bir parçanız gibi her zaman yanınızda taşımayı bırakın. Konunun özünü biliyor musun? Teknolojiyi kullanın ama size hakim olmasına izin vermeyin.
- Kendinizle Daha Sık Başa Çıkın!
Hayattan beklentileriniz nelerdir? Gün içindeki eylemleriniz ne kadar mutlu? Kariyerinizde ulaşmak istediğiniz nokta nedir? Hayatınızdaki insanlardan memnun musunuz? Değiştirmek istediğiniz özellikler nelerdir? Kendinden memnun musun? Kararlarını tek başına verebilir misin? Ve kendinize sormanız gereken binlerce soru!
Hayatınızdaki gereksiz fazlalık size kendinizi ve yaşamı sorgulama fırsatı vermeyebilir, ancak minimalist yaşam tarzı sayesinde buna daha fazla zaman bulacaksınız. Farkındalığınızı artıracak ve yaptığınız hataları görmek için daha çok çalışacaksınız. Bu şekilde, sizi gerçekten neyin mutlu ettiğini ve omzunuzdaki gereksiz yükleri ayırt edebileceksiniz. Bu yüzden kendinizi daha çok dinlemeli, gerçeği işitmekten alıkoyacak uğultudan kurtulup içine girmelisiniz.
Sosyal Medya Hesaplarınızdaki Gereksiz Kişilerden ve Sonsuz Posta Kabusundan Kurtulun!
Çünkü onların saçmalıklarına bakarak
gönderiler, boşuna kendine işkence ediyorsun. Her zaman lüks yerlere giden, gittiği yerleri etiketlemeyi seven, mutluluğun parayla satın alınabilecek şeyler olduğuna inanan insanların fotoğraflarına bakarak hayatınızın sıkıcı olduğunu düşünüyorsunuz. Bu nedenle, sizin için iyi olmayan kişileri sosyal medya hesaplarınızdan çıkarmanızı öneririm. Ve aynısını postalarınızda da yapmalısınız.
Her bildirime bakmak zorunda hissettiğiniz postalardan kendinizi kurtarmalısınız. Aklınızı meşgul eden veya sizi tüketen tüm aboneliklerden kurtulmalısınız. Çünkü “Sezon sonunda% 75 indirim, fiyatlar yarı yarıya düştü…” gibi sloganlar gereksiz yere alışveriş yapmanıza ikna edici! Bu yüzden sevgili okuyucu, minimalist yaşam tarzını hayatınıza uyarlamak için sosyal medya hesaplarınızı ve posta kutunuzu fazlalıklardan uzak tutun.
Yazar: Bay Makale
Bu makalenin tüm hakları www.pophaber.com’a aittir.
Bu Makalenin İngilizce Aslını Okumak İçin TIKLAYIN!