Delilik neydi, ne değildi oturup burada uzun uzun tartışamam belki.
Veya deliliğe övgüler de yazamam. Kendi delilik öykülerimi yazamayacağım gibi.
Ama gazeteci yazar Mine Söğüt, bunu bizler için yapmış.
Daha önce, Beş Sevim Apartmanı – Rüya Tabirli Cinperi Yalanları, Kırmızı Zaman, Şahbaz’ın Harikulâde Yılı 1979, Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey gibi kitaplarını ve çeşitli yazılarını okuduğumuz yazarımız, bu sefer bu öykü kitabında bizi 21 öykü ile 21 delilik anına götürüyor.
İsimden de anlayacağımız üzere baş karakterlerimiz kadın.
Varoluşlarıyla deli kadınlar… Delilikleriyle var olmuşlar yada yok olmuşlar.
Öyle bir şey işte.
Samuel Beckett’ nda desiği gibi, “Hepimiz deli doğarız. Bazılarımız deli kalırız”
Gelelim kitabımıza;
Kitap, 2011 yılında Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlandı. Şiirsel, kapalı bir dil ve melankolik bir anlatım kullanmayı tercih eden yazarımızın öyküleri de kısa öyküler.
Yer yer sayfaları çevirirken okurda tedirgin edici hisler uyandıran öyküler olsalar da bütünüyle bakıldığında hepsi de okunası öyküler.
Merak edenler için belirtelim, kitabımız 176 sayfa. Kısacık bir kitap.
Mine Söğüt’ün ellerinden ve zihninden süzülen 21 “delilik” öyküsü bekliyor bizleri demiştim…
Delilik, cinnet, varoluş ve kaybediş anlarındaki kadınların öykülerini sunan Mine Söğüt’e bir de öykülerin yarattığı izlenimle yaptığı 10 adet çizimi ile Bahadır Baruter eşlik ediyor kitapta.
Yazıyı kitapta yer alan öykülerden herhangi birinden küçük bir alıntı yaparak bitirmek istiyorum.
“Sakın bana ismimi sormayın.
Sakın gözlerimin tam içine bakmayın.
Yanımdan geçerken bana dokunmayın.
Varsayın ki orada değil, buradayım.
Oraya siz gelemezsiniz.
Köprüleri yıktılar, gemileri yaktılar, yollar kayboldu.
Ben başkayım.
Ben uçurumlar kadar tehlikeli.
Dereler kadar tekinsiz.
Rüzgarlar kadar esriğim.”
İyi okumalar dilerim.
Bu makalenin tüm hakları www.pophaber.com’a aittir.