Mor gibi koyu bir çalma listesi yaptım önce kendime. Dinleye dinleye eskittiğim şarkılarla dolu. Sonrasında ise küçük bir yapılacaklar listesi… Kedilerin miyavları, şarkıların birbirinden bağımsız ritimleri ve yaşadığımız dönemin ağırlığı eşliğinde.
Uzun uzun sizlerle neler paylaşacağımı planlamaya koyuldum. Güzel bir giriş yapmalıydım… hangi kitaptan, filmden ya da diziden bahsetmeliydim, nasıl yapmalıydım?
Kafamda deli sorularla oturdum masaya, olmazsa olmazım bir fincan kahvem ile ki, muhtemelen masadan kalktığımda kahvenin bir kısmı hala fincanda olacak ama soğuk bir şekilde.
Tüm bu detayları geri de bırakıp ne anlatmak istediğime odaklandım ve buldum.
“Küçük Kara Balık” umarım şu üç kelime, sizin de yüzünüzde bir gülümsemenin yayılmasına sebep oluyordur.
Henüz 24 yaşındayım ve ilk olarak çocukluk yıllarımda okuduğum bu kitap çocuk zihnimde sayısız kapının anahtarı oldu. Ergenlik yıllarımın ardından ise her yıl dönüp dolaşıp tekrar elime aldığım bazı kitaplar arasında. Neden mi?
Çünkü, dört bir yanımızı saran teknolojik gelişmeler ilerimizi müthiş derecede kolaylaştırsalar da bizim ve de özellikle çocukların hayal edebilme, özgürlüğü yaşama, macera, merak etme, araştırma gibi yeti ve duygularını kısırlaştırıyor.
Oysa Samed Behrengi’ nin Kara Balık’ı öyle mi?
Aklının, hayallerinin ve de sınırların ötesine geçmeye çabalayan, bunu başaran ve imkansız olmadığını gösteren bu kitap, İranlı yazar ve de öğretmen olan Samed Behrengi tarafından yazılmış ve onun deyim ile 1tüm küçük kara balıklara itafen” dir.
Çoğumuzun kendini yer yer “küçük kara balık” hissettiği şu zamanlarda, tekrar tekrar ele alınıp okunası bir çocuk kitabı olduğunu düşünüyorum ve tutkuyla öneriyorum…
Her yaştan okur, hayatında en az iki kez okumalı ve kara balık olabilmeyi düşlemeli.
Yazar: kendineaitbirodada
Bu makalenin tüm hakları www.pophaber.com‘a aittir.