Giriş
Volontarizm (İngilizce: voluntarism), felsefede ve psikolojide irade (voluntas) kavramını temel alan bir düşünce akımıdır. Bu görüşe göre, insanın en temel yönü akıl değil, iradedir. Başka bir deyişle, insan davranışlarını ve evrendeki süreçleri anlamada belirleyici olan unsur, düşünceden ziyade isteme gücüdür. Volontarizm, hem metafizik hem de etik alanlarda önemli etkiler yaratmış; özgürlük, eylem ve ahlak anlayışlarını derinden etkilemiştir.
Tarihsel Köken
Volontarizmin kökeni Antik Çağ’a kadar uzanmakla birlikte, bu düşüncenin sistemli hâle gelmesi Orta Çağ ve Yeni Çağ filozoflarıyla olmuştur.
Augustinus, insanın Tanrı’ya yönelmesinde akıldan çok iradenin rolünü vurgulamıştır. Duns Scotus ve William of Ockham da Tanrı’nın iradesini mutlak ilke olarak kabul etmiş, böylece Tanrı’nın eylemlerinin akılla değil, iradeyle açıklanabileceğini savunmuşlardır. Bu görüş, “teolojik volontarizm” olarak adlandırılır.
Yeni Çağ’da ise Immanuel Kant, ahlakın temelini akılda bulsa da, iradenin özgürlüğünü ahlaki eylemin koşulu olarak kabul etmiştir. Daha sonra Arthur Schopenhauer, iradeyi “dünyanın özü” olarak tanımlayarak volontarizmi metafizik bir temele oturtmuştur. Ona göre dünya, akılla değil, kör bir isteme gücüyle (irade) var olur.
Volontarizmin Felsefi Anlamı
Felsefede volontarizm, insan davranışlarının ve gerçekliğin temelinde iradenin bulunduğunu savunur. Bu anlayışa göre:
- Akıl, iradeye hizmet eden bir araçtır.
- İnsan eylemlerini belirleyen şey, mantıksal düşünmeden çok, içsel istek ve arzudur.
- Evrensel düzen, zorunlu akıl yasalarına değil, dinamik bir isteme gücüne dayanır.
Bu bakış açısı, özellikle akıl merkezli rasyonalizme karşı bir eleştiri olarak ortaya çıkmıştır. Rasyonalist düşünürler bilgi ve doğruluğu akılda ararken, volontaristler insanın içsel enerjisini, duygularını ve eylem iradesini ön plana çıkarırlar.
Psikolojik ve Ahlaki Yönü
Volontarizm, 19. yüzyılda psikoloji alanında da etkili olmuştur. Wilhelm Wundt, iradeyi psikolojik süreçlerin merkezine yerleştirerek, insan bilincinin pasif bir gözlem değil, aktif bir yönlendirme süreci olduğunu savunmuştur.
Ahlaki bakımdan volontarizm, eylemlerin değerini belirleyen unsurun aklî bilgi değil, iradenin yönelimi olduğunu ileri sürer. İrade iyiye yöneldiğinde ahlaki değer ortaya çıkar; bu nedenle insanın sorumluluğu da iradesinin kullanımına bağlıdır.
Volontarizm ve Özgürlük
Volontarizmin en önemli sonuçlarından biri, özgürlük anlayışıdır. Bu görüşe göre insan, dış koşulların belirlemesine rağmen, kendi iradesiyle karar verebilme gücüne sahiptir. Bu özgürlük, mutlak bağımsızlık değil; içsel bir yönelim, kendini gerçekleştirme çabasıdır. Böylece volontarizm, insanın ahlaki özne olarak değerini vurgular.
Sonuç
Volontarizm, insan doğasını açıklamada iradeyi merkezine alan önemli bir felsefi akımdır. Bu anlayış, aklın soğuk hesapçılığını reddederek, insanın duygusal, dinamik ve eylemci yönünü öne çıkarır.
Schopenhauer’den Nietzsche’ye, hatta varoluşçu düşünürlere kadar birçok filozof, volontarist etkiler taşımıştır. Günümüzde de volontarizm, insanın seçim yapma gücü, özgürlüğü ve sorumluluğu üzerine yapılan tartışmalarda geçerliliğini koruyan güçlü bir felsefi yaklaşımdır.
POP HABER Popüler Haber Sitesi